İnsan Hayatı Tehlikede: Kırmızı Bandrollü Asansörler Denetim Bekliyor!

Göz Hapsinde ekibi olarak, İstanbul'un kalbinde, Fatih ve Zeytinburnu ilçelerinde yaptığımız incelemeler, gözler önüne korkunç bir tablo seriyor. Otellerde, apartmanlarda, sitelerde... Her gün yüzlerce insanın canını teslim ettiği asansörlerin kapılarında kırmızı bandroller asılı. Evet, bu asansörlerin çoğu güvenli değil ve hala kullanımda!

Bir düşünelim, kırmızı bandrol ne demek? Bu, asansörün güvenli olmadığını ve kullanıma uygun olmadığını açıkça belirtir. Peki, nasıl olur da bu asansörler hala kullanılmaya devam eder? İnsan hayatı bu kadar mı değersiz? Göz göre göre bu tehlike neden göz ardı edilir? Belediyeler, bu durumu göz ardı eden, insan hayatını hiçe sayan kurumlara ve sitelere neden gereken cezaları uygulamaz?

Bu, göz ardı edilecek, üstü kapatılacak bir mesele değil. Bu asansörler, bizlerin, sevdiklerimizin, çocuklarımızın kullandığı asansörler. Yarın bir kaza olsa, bu asansörlerin güvenli olmadığını bilip de önlem almayanlar vicdanlarıyla baş başa kalabilecek mi? Kırmızı bandrol sadece bir kağıt parçası değil; bir uyarı, bir sorumluluk çağrısı. Belediyelerin görevi, bu çağrıyı ciddiye alıp, gereken adımları atmak olmalıdır.

Göz Hapsinde ekibi olarak, tespit ettiğimiz bu durumu, ilgili belediyelere rapor edeceğiz. Her bir kırmızı bandrolün hesabını soracağız ve bu süreci sitemizde şeffaf bir şekilde paylaşacağız. Çünkü bu mesele sadece bir güvenlik sorunu değil; bu mesele insan hayatını önemsemeyen bir sistemin çarpıklığı. Kırmızı bandroller, güvenliğimizi göz ardı edenlerin ve işlerini layıkıyla yapmayanların yüzünde birer utanç vesikası olmalı.

Bir diğer dikkat çeken nokta ise bu kırmızı bandrollerin, yalnızca bina yönetimleri veya otel sahiplerinin değil, aynı zamanda denetim mekanizmalarının da ihmalini gözler önüne seriyor olması. Eğer bu yapılar düzenli ve titiz bir denetimden geçmiş olsaydı, bu kadar yaygın bir sorunla karşılaşmazdık. Göz yumulmuş, ertelenmiş, belki de görmezden gelinmiş. Belediyeler, bu ihmal zincirinin bir parçası olmayı mı tercih ediyor? Yoksa insan hayatına değer vermeyenlerin cezasını kesmeyi mi?

Bizler bu durumu sessizce izleyemeyiz. İnsan hayatını tehlikeye atan her bandrolün, her ihmalin, her ihmalkâr yöneticinin ve yetkilinin peşinde olacağız. Kırmızı bandroller, yalnızca kağıt değil; onların altında yatan sorumsuzluklar, bizim de üzerimize düşen görevleri belirliyor.

Mücadelemiz bu yüzden sürecek, çünkü insan hayatının değerini biz biliyoruz.

Umarız ki, yetkililer de bir gün bu değeri anlar.